Pankreasta en sık rastlanan kistik lezyonlar seröz ve müsinöz kistlerdir. Birbirlerinden ayırt edilmeleri uygulanacak tedavi açısından önemlidir. Seröz kistler tamamen iyi huylu ve herhangi bir tedavi gerektirmezken, orta yaş kadınlarda daha sık gözlenen müsinöz kistlerde %10-20 arasında değişen kanser gelişme riski mevcuttur.
Bu kistler boyutlarına ve pankreastaki yerleşim yerine göre bele vuran karın ağrısı, bulantı, kusma, kilo kaybı gibi yakınmalara neden olabilir.
Büyük çoğunluğu pankreasın gövde ve kuyruğuna yerleşen, 5-25 cm boyulara erişebilen bu kistlerin, kanser gelişme riski nedeni ile çıkarılması gereklidir. Bu işlem de cerrahi müdahale ile gerçekleştirilir.
Kontrastlı BT, endoskopik ultrason ve MR-MRCP uygun görüntüleme yöntemleridir.
Endoskopik ultrason altında biyopsi uygulanabilir. Doku parçası almak oldukça zor olmakla beraber, sıvının aspirasyonu ile sıvının seröz ya da müsinöz olduğuna dair bilgi edinilebilr. Ayrıca sıvıda CEA, Ca 19.9 gibi tümör belirteçlerinin düzeyleri, amilaz düzeyi ve sitolojik incelemesi de ek bilgi verebilir.
Pankreas iltihabı geçiren hastalarda bütünlüğü bozulmuş pankreas dokusundan sızan amilaz içeriği yüksek sıvının, çevre organların koruması ile kistik bir birikime dönüşmesi ile oluşur. Küçük çaplı olanlar takipte kaybolabilirken, büyük çaplı kistlerde aralıklı takipte çap olarak gerileyerek herhangi bir işlem gerektirmeyecek boyutlara gerileyebilirler. Ancak büyük kistler, klinik belirti de veriyorsa drenaj gerektirebilirler. Bu drenaj mideye olabildiği gibi ameliyatla barsağa da olabilir.
IPMN’nin açılımı ‘İntraduktal Papiller Müsinöz Neoplazi’dir. Pankreas içindeki salgı kanallarını ilgilendirir. Bu kanallar içinde kabarcık (papiller) yapılar büyür. Bu yapılar müsin salgılarlar. Müsin, yumurta beyazı gibi yapışkan kıvamda şeffaf bir sıvıdır. En önemlisi de, bu yapılar patolojik olarak yeni bir doku oluşumudur (neoplazi) ki bunun anlamı, anarşik büyüme, yani kanserleşme eğilimindedir. Müsinöz kistler grubuna girerler. Oradaki tedavi prensipleri bunlar için de geçerlidir. Pankreasın ana kanalından köken alan tipinde (ana dal IPMN) kanser gelişme riski, yan dallardan köken alana (yan dal IPMN) göre kanser gelişimi açısından daha risklidir.
Hastalıklı bölümün cerrahi müdahale ile çıkarılmasıdır. Bazen tüm pankreasın alınması gerekebilmektedir.