Karaciğerin en sık görülen iyi huylu tümörüdür. Kadınlarda daha sık rastlanır. Bir damar yumağıdır, kanserleşmez ve büyük boyutlara erişmediği takdirde tehlikeli değildir. Toplumda %2-20 oranında görülür.
Östrojen hormonunun arttığı durumlarda büyüme görülebilir (örn; gebelik, doğum kontrol hapı kullanımı veya hormon replasman tedavisi sırasında).
Çoğu hemanjiom, ultrason ya da MR’daki tipik görüntülerle tanınabilir. Kanama riski nedeni ile biyopsi uygulanmaz.
Hemanjiomların çoğu, sağ karaciğerde yüzeyel yerleşmiş, tek, küçük (<2 cm),sıkıntı yaratmayan ve tedavi gerektirmeyen kitlelerdir.
Ancak, büyük (>5 cm) bir hemanjiom, karaciğer kapsülünde gerilme yaratarak ağrı yapabilir. Çevre organlara bası yaparak problem yaratabilir. Özellikle sol karaciğer yerleşimli büyük bir hemanjiom mideye baskı yaparak erken doyma, dolgunluk, mide boşalmasında gecikme ve kusma gibi semptomlar oluşturabilir. Klinik belirti varsa o zaman tedavi endikasyonu da vardır.
Daha büyük (>10 cm) hemanjiomlarda spontan kanama riski artar ve acil müdahale gerekir. Ayrıca, dev hemanjiomların içinde kanın pıhtılaşması ile başlayan, trombositopeni, mikroanjiopatik hemolitik anemi ve tüketim koagulopatisi ile karakterize ciddi bir klinik tablo oluşabilir (Kasabach–Merritt sendromu).
Cerrahi rezeksiyon ya da bleomisin-lipiodol karışımı ile arteriyel embolizasyon uygulanabilir.
Yirmi ila 50 yaş arası kadınlarda sık görülür. İyi huylu tümörlerdir (K:E = 6:1). Kadınlarda doğum kontrol hapıyla, erkeklerde ise yüksek alkol tüketimi ile ilişkili olduğu düşünülür. Çoğu, 5 cm’den küçüktür ve rastlantısal olarak bulunur. Kanserleşme riski yoktur. Kimi zaman cerrahi olarak çıkarılması önerilse de, hastaların çoğu takip edilmektedir.
Nadir de olsa adenom veya kötü huylu karaciğer tümörleri ile karışabilir. Ancak, gadoksetik asit ile çekilen MR’da görüntüsü tipiktir. Yine de şüphede kalındığı durumlarda biyopsi ile tanıya gidilebilir.
Ender görülür ve iyi huyludur. Ancak, hemanjiom ve FNH gibi masum değildir. Büyümeyle birlikte kanama ve kanserleşme riski artar.
Östrojen ve testesteron gibi cinsiyet hormonlarını artıran ilaç ya da durumlar adenom nedeni olarak sayılabilir (doğum kontrol hapı kullanma ya da gebelik durumu gibi). Bu nedenle daha çok doğurma yaşındaki kadınlarda görülür (20-44 yaş).
Ultrasonda şüphe üzerine çekilen MR’da tanısı konur. Biyopsi de uygulanabilir.
Kadınlarda, doğum kontrol haplarının bırakılmasından sonra gerileyerek sorun olmaktan çıkabilir. Bu şekilde takip edilen hastalar vardır. Ancak, büyüdükçe artan kanama (%10-25) ve kanserleşme riski (%10-13) nedeni ile sayı ve boyut olarak büyük adenomların cerrahi olarak çıkarılması önerilir.
Erkekte saptanan adenomların kanama ve kanserleşme riski boyutlarından bağımsız olarak yüksek olduğu için, bunların açık ya da laparoskopik cerrahi ile çıkarılması önerilir.