Pankreas duktal kanseri, pankreasın duktal sistemini etkileyen bir kanser türüdür. Pankreas, sindirim enzimleri ve hormonlar salgılayan önemli bir organdır.
Duktal kanser, pankreastaki kanalları (veya duktusları) etkileyen kanser hücrelerinin anormal büyümesini ve çoğalmasını ifade eder.
Pankreas duktal kanseri, genellikle erken evrelerde belirti vermez ve genellikle ileri evrelerde teşhis edilir.
Pankreas duktal kanseri oluşmasında ileri yaş, erkek cins, sigara kullanımı, helicobacter pylori enfeksiyonu, aşırı alkol kullanımı, ağırlıklı kırmızı et tüketimi, düşük sebze ve meyve tüketimi, aşırı kilo ve tip 2 şeker hastalığı sayılabilir. Pankreas duktal kanserinde genetik geçiş de bir grup hasta için ön plandadır.
Pankreas duktal kanseri ağırlıklı olarak pankreasın baş kısmında gelişir (%75). Bunlarda göreceli olarak erken tanı şansı vardır. Pankreas baş kısmında safra yolu da bulunduğundan, hasta erken dönemde sarılıkla karşımıza gelebilir. Gövde ve kuyruk bölümünde yerleşmiş bir pankreas kanseri, çok büyük boyutlara erişse bile belirti vermeyebilir. Bu da, pankreas duktal kanseri hastalığının çok geç evrelerde yakalanabilmesi anlamına gelir.
Pankreas duktal kanseri belirtileri genellikle şunlardır;
Bazen de tümör o kadar büyür ki, hasta oniki parmak barsağının tıkanmasına bağlı bulgularla başvurur.
Tümörün yerleşim yeri, boyutu, pankreas çevresi kan damarlarını tutup tutmadığı, yerel veya uzak lenf bezi ya da organlara metastaz yapıp yapmadığı tedavi planlamasında önemli noktalardır.
Pankreas duktal kanserinde ayırıcı tanı için ya da kemoterapi başlamak için gerekli ise, evet. Ancak, cerrahi planlanıyorsa rutin biopsi gerekmez.
Pankreas kanserinin en sık görülen tipi pankreas kanalı kaynaklı olandır (pankreatik duktal adenokarsinom). Uzak metastazı olmayanlarda cerrahi rezeksiyon (pankreas duktal kanseri ameliyatı) uzun sağkalım için altın standarttır.
Pankreas duktal kanseri ameliyatı komplike bazen de imkansız hale getiren bazı lokal durumlar vardır. Bunlar sıklıkla tümörün yakın çevredeki ana ven ve arterlerle olan ilişkisidir. Kimi durumda tutulmuş damarlar segmentlerinin rezeke edilmesi ve rekonstrüksiyonu gerekir. Bu işlemlerin sağkalıma katkısı halen tartışmalıdır.
Bazı durumlarda, önce kemoterapi ile başlanıp, tümör küçülürse cerrahi uygulamak uygun bir seçenek olmaktadır.